The theoretical and practical problems of providing incentives for people's activity in society are becoming increasingly more urgent as the role of the human factor in the development of society grows. In light of modern historical experience, we can see the onesidedness of conceptions according to which the types and directions of activity are mechanically predetermined by conditions external to it, and we can see the necessity of understanding the laws of activity itself in all their complicated dialectical essence. These (...) problems have become particularly important at the present stage of development of Soviet society, when a greater active involvement of the masses and profound changes in social psychology are becoming acutely necessary. (shrink)

In recent years, the practices of work organizations have raised increasing concerns regarding individual privacy at work. It is clear that people expect and value privacy in their personal lives. However, the extent to which privacy perceptions influence individuals’ work attitudes is less clear. Research has explored the extent to which employee perceptions of privacy derive from characteristics of the programs themselves. However, there is a paucity of research that examines how the characteristics of the individual employee may influence perceptions (...) of these programs. In this study we seek to shed light on this issue, as we examine how the individual ethical orientation of employees influences perceptions of a variety of human resource programs that have the potential to be perceived as invasive. Results indicate that ethical orientation exerts direct effects on perceived invasiveness of programs and exerts both direct and indirect effects on perceived appropriateness of programs. Implications for research and for managers adopting privacy-related programs are discussed. (shrink)

This book comprises material on colour which was written by Wittgenstein in the last eighteen months of his life. It is one of the few documents which shows him concentratedly at work on a single philosophical issue. The principal theme is the features of different colours, of different kinds of colour and of luminosity—a theme which Wittgenstein treats in such a way as to destroy the traditional idea that colour is a simple and logically uniform kind of thing. This edition (...) consists of Wittgenstein's basic German text, together with an English translation. (shrink)

Yaygın din eğitimi örgün din eğitimin dışında bireylerin dini ihtiyaçlarını gidermek için resmi ya da özel kuruluşlar vasıtasıyla her bireye planlı ve amaçlı olarak verilen eğitimdir. Günümüzde yaygın din eğitimini şekillendiren temel kurum Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı yaygın din eğitimini cami içi ve cami dışı olarak yerine getirmektedir. Cami içi yaygın din eğitimi ise; vaaz, hutbe ve kuran öğretimi ile yapılmaktadır. Bu eğitimlerden olan hutbe, Müslümanları ilgilendiren bütün konuları ele alarak topluma dini bilgileri öğretmek; insanlarda olumlu yönde davranış (...) değişikliği oluşturmak, hedef kitlenin iman, ahlak ve toplumsal farkındalık bakımından duyarlı hale gelmesini sağlamak için bireylere yardımcı olmaktır. Yaklaşık olarak aynı dönemlerde doğmuş, aynı dönemin özelliklerini paylaşmış, benzer sorumluluklara sahip bireyler aynı kuşak bireyleri olarak tanımlanır. 1990-2015 yılları arasında doğmuş büyümüş bireyler Z kuşağı bireyleri olarak adlandırılmaktadır. Bu kuşak bireyleri interneti kullanma, teknolojiyi sevme, görsele aşina, üretken ve eşitlikçi gibi özelliklere sahiptir. Bu durum Z kuşağının sosyalleşmesinde, yaşam alışkanlıklarında ve öğrenme sitillerinde farklıları beraberinde getirmiştir. Yaygın din eğitim nesiller arasındaki bu farklılıkları dikkate alarak bireylerin kendilerini geliştirmelerine ve bilgilerini güncellemelerine yardım etmelidir. Bu sebeple yaygın din eğitimi Z kuşağının ihtiyaçlarını dikkate alarak farklı metot ve etkinlikleri geliştirmesi gerekir. Bu bağlamda Z kuşağının gözüyle Cuma hutbelerinin nasıllığı önemli hale gelmektedir. Buradan hareketle Z kuşağının Cuma hutbelerine karşı tutumlarını incelemek için Cuma hutbeleri değerlendirilmiştir. Araştırmamız, Z kuşağının Cuma Hutbelerini algılamalarını incelemek amacıyla tanımlayıcı araştırma tasarımı ile yürütülmüştür. Araştırmanın evrenini Konya İli Seydişehir, Beyşehir ilçesinde 14-25 yaş aralığındaki 175 birey oluşturmaktadır. Veriler araştırmacılar tarafından hazırlanan ‘Birey Tanılama Formu’ ve ‘Cuma Hutbelerine İlişkin Bilgi Formu’ aracılığıyla toplanmıştır. Araştırmada, verilerin analizinde IBM SPSS (IBM Statistical Package for Social Sciences Corp.; Armonk, NY, ABD) 25.0 programı kullanılmıştır. Araştırma verileri değerlendirilirken kategorik değişkenler için frekans dağılımı (sayı, yüzde), sayısal değişkenler için tanımlayıcı istatistikler (ortalama, standart sapma) kullanılmıştır. Araştırmaya katılan katılımcıların yaş ortalamaları 17.04’dir. Katılımcıların çoğunluğunun lise öğrencisi olduğu görülmüştür. Araştırmada Z kuşağının Cuma hutbelerine katılım sağladığı, hutbelerden umut bekledikleri, olumlu yönden etkilendikleri görülmüştür. Ancak Cuma hutbelerindeki konuların yerel ve güncel konuları ele almadığı ifade ederek anlatılan konuların hatırlamadıkları, aynı konuların tekrar ettiği, gençlere yönelik olmadığına ulaşılmıştır. Ayrıca hutbelerin sunumu, süresi ve imamların yaklaşımlarından dolayı problemler yaşandığı tespit edilmiştir. (shrink)

Past research has found that skin colouration, particularly facial redness, influences the perceived health and emotional state of target individuals. In the current work, we explore several extensions of this past research. In Experiment 1, we manipulated facial redness incrementally on neutral and angry faces and had participants rate each face for anger and health. Different red effects emerged, as perceived anger increased in a linear manner as facial redness increased. Health ratings instead showed a curvilinear trend, as both extreme (...) paleness and redness were rated as less healthy than moderate levels of red. Experiment 2 replicated and extended these findings by manipulating the masculinity of both angry and neutral faces that varied in redness. The results found the effect of red on perceived anger and health was moderated by masculine face structure. Collectively, these results show that facial redness has context dependent effects that vary based on facial expression, appearance, and differentially impact ratings of emotional states and health. (shrink)

Philosophical Investigations, Volume 45, Issue 3, Page 334-356, July 2022.

This paper, using the author's decomposition method and recent generalizations, presents algorithms for an analytic solution of the stochastic Navier-Stokes system without linearization, perturbation, discretization, or restrictive assumptions on the nature of stochasticity. The pressure, forces, velocities, and initial/boundary conditions can be stochastic processes and are not limited to white noise. Solutions obtained are physically realistic because of the avoidance of assumptions made purely for mathematical tractability by usual methods. Certain extensions and further generalizations of the decomposition method have provided (...) the basis for the solution. (shrink)

This paper examines the identity of Asian swamp buffalo (Bubalus bubalis) from different value orientations. Buffalo were introduced into Northern (Top End) Australia in the early nineteenth century. A team of transdisciplinary researchers, including an ethicist, has been engaged in field research on feral buffalo in Arnhem Land over the past three years. Using historical documents, literature review, field observations, interviews with key informants, and interaction with the Indigenous land owners, an understanding of the diverse views on the scientific, cultural, (...) and economic significance of buffalo was obtained. While the diverse stakeholders in buffalo exploitation and management have historically delivered divergent value orientations on the nature of the human–buffalo relationship, we argue that over time there is the possibility of values and ethical convergence. Such convergence is possible via transdisciplinary and transcultural agreement on the value stances that constitute the construction of the being or identity of buffalo in the face of the overwhelming need to manage population density and gross numbers. (shrink)